Murabba
Dinle bülbül kıssasın kim geldi eyyâm-ı bahâr
Kurdı her bir bağda hengâme hengâm-ı bahâr
Oldı sîm-efşân ana ezhâr-ı bâdâm-ı bahâr
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Yine envâ-ı şükûfeyle bezendi bağ u râğ
Ayş içün kurdı çiçekler sahn-ı gülşende otağ
Kim bilür ol bir bahâra kim ölüp kim kala sağ
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Tarf-ı Gülşen nûr-ı Ahmed birle mâlâmâldür
Sebzeler anda sahâbe lâle hayr ül-âldür
Hey Muhammed ümmeti vakt-i huzûr- hâldür
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Kıldı şebnem yine cevherdâr tîğ-î sûseni
Jâleler aldı hevâyî toplar ile gülşeni
Ger temâşâ ise maksûdun beni esle beni
Ruhları rengîn güzellerdür gül ile lâleler
Kim kulaklarına dürlü cevher asmış jâleler
Aldanup sanma ki bunlar bâkî kalalar
Ârif isen hoş geçür gel bu demi yârân ile
Bâğda kan aldı şimşek neşter-i bârân ile
Gülistânda görinen lâle vü gül Numân ile
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Gitdi ol demler ki olup sebzeler sâhip-firâş
Gonca fikri gülşenün olmışdı bağrında baş
Geldi bir dem kim kızardı lâlelerle dağ u taş
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Umarım bulup Mesîhî bu murabba iştihâr
Ola ehline bu çâr-ebrû güzeller yâdigâr
Bülbül-i hoş-gûysın gül yüzlülerle yüri var
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Günümüz Türkçesiyle
Bahar gelince bülbülün öyküsünü dinle. Bahar mevsimi her bir bağda gürültü kopardı. Bahar bademlerinin çiçekleri ona gümüş saçıcı oldu. Ye, iç; zira bu bahar mevsimi kalmaz, geçicidir.
Yine bağ ve bahçe türlü türlü çiçeklerle süslendi. Çiçekler yeme içme için gül bahçesinde otağ kurdu. Öteki bahara kimin ölüp kimin kalacağını kim bilir? Ye, iç; zira bu bahar mevsimi kalmaz, geçicidir.
Ah ey Muhammed ümmeti, rahat olma vaktidir. Ye, iç; zira bu bahar mevsimi kalmaz, geçicidir.
Çiğ damlaları yine senin kılıcını mücevherli bir hâle getirdi. Çiğ taneleri havai toplarıyla gül bahçesini ele geçirdi. Eğer maksadın temaşa etmekse beni işit. Ye, iç; zira bu bahar mevsimi kalmaz, geçicidir.
Gül ve laleler yanakları renkli güzellerdir. Ki çiğ onların kulaklarına kıymetli taş asmıştır. Sakın bunların devamlı kalacağını düşünme. Ye, iç; zira bu bahar mevsimi kalmaz, geçicidir.
Eğer arif kişiysen gel bu anı dostlarla iyi geçir. Bağda şimşek, yağmur neşteriyle kan aldı. Gül bahçesinde görünen lale, gül ve şakayıkla Ye, iç; zira bu bahar mevsimi kalmaz, geçicidir.
Çimenlerin yatağa düşmüş olduğu zamanlar geride kaldı. Dağın ve taşın lalelerle kızardığı zamanlar geldi. Gonca düşüncesi gül bahçesinin bağrında yara olmuştu. Ye, iç; zira bu bahar mevsimi kalmaz, geçicidir.
Mesîhî, umarım ki bu murabba şöhret bularak Anlayana bu dört kaşlı güzeller yadigâr olsun. Hoş sözlü bülbülsün; gül yüzlülerle yürü git. Ye, iç; zira bu bahar mevsimi kalmaz, geçicidir.
41. Etkinlik
tartışınız. Sonuçları yazılı olarak ifade ediniz.
Birimlerde anlatılanlar
|
Birim değeri: dörtlük birim sayısı: 8
|
|
Murabba
|
Birimler arası ilişki | |
Bahar aylarında bülbüllerin durumu anlatılmış |
Birimler arasında tema olarak bir anlam bağı var; fakat anlam her dörtlükte tamamlanmıştır. Dörtlüklerin yerlerini değiştirsek veya bir dörtlüğü çıkarsak şiirin anlamında herhangi bir değişiklik olmuyor.
|
|
Bahar geldiğinde bahçelerde çiçeklerin açması ve doğal güzellikler anlatılmış
|
||
Bahar mevsimin Hz. Peygamberi üzerindeki çağrışımları üzerinde durulmuştur.
|
Şiirin teması | |
Bahar mevsiminin geçiciliği üzerinde durulmuş
|
Tabiat güzellikleri | |
Yeryüzündeki güzelliklerin geçici olduğu anlatılmıştır.
|
||
Yeryüzündeki geçici güzellikleri iyi gözlemek üzerinde durulmuştur.
|
||
Baharın bitişi dile getirilmiştir
|
||
Mesihi’nin dilekleri anlatılmıştır.
|
KAFİYE-REDİF
|
ÖLÇÜ
|
“ı-bahar”lar redif
“âm”lar zengin kafiye “âğ”lar zengin kafiye “dür”ler redif “âl”lar zengin kafiye “i”ler redif “en”ler tam kafiye “ler”ler redif “le”ler tam kafiye “ile”ler redif “ân”lar zengin kafiye “aş”lar tam kafiye “ar”lar tam kafiye |
Aruz ölçüsü
|
SES-SÖYLEYİŞ
Aruz ölçüsüyle dörtlükler halinde söylenmiştir. Her kelime aruz kalıbına uygun seslerden seçilmiştir.
|
Kendi anlamı dışında kullanılan kelimeler
|
Kelimelerin gerçek anlamı
|
Kelimelerin şiirdeki anlamı
|
bülbül
çiçek
sebze
lale
çiğ
gül
|
kuş
bitki
bitki
bitki
sabah vakti oluşan su taneleri
bitki
|
Güzel sesli aşık
İnsan gibi düşünülmüş
Sahabeler yerine kullanılmış
Soy yerine kullanılmış
Kılıcın üzerindeki mücevher yerine kullanılmış
Yüz yerine kullanılmış
|
Şiirdeki imgeler
|
İmgelerin nasıl kullanıldığı
|
Bülbüllerin öykü anlatması
Çiçeklerin otağ kurması
Sebzelerin sahabe olması
Çiğ tanelerinin mücevher olması
Gül ve lalenin güzelleri temsil etmesi
|
İmgeler şiirde şairin vermek istediği mesajı somutlaştırma yarar. Bu dörtlüklerdeki imgelerde bu amaca hizmet etmiştir.
|
45. Etkinlik
Dinle bülbül kıssasın kim geldi eyyâm-ı bahâr
Teşhis
Kurdı her bir bağda hengâme hengâm-ı bahâr
teşhis
Oldı sîm-efşân ana ezhâr-ı bâdâm-ı bahâr
teşhis
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Yine envâ-ı şükûfeyle bezendi bağ u râğ
Ayş içün kurdı çiçekler sahn-ı gülşende otağ
teşhis
Kim bilür ol bir bahâra kim ölüp kim kala sağ
istifham
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Tarf-ı Gülşen nûr-ı Ahmed birle mâlâmâldür
Sebzeler anda sahâbe lâle hayr ül-âldür
teşbih
Hey Muhammed ümmeti vakt-i huzûr- hâldür
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Kıldı şebnem yine cevherdâr tîğ-î sûseni
teşbih
Jâleler aldı hevâyî toplar ile gülşeni
teşhis
Ger temâşâ ise maksûdun beni esle beni
Ruhları rengîn güzellerdür gül ile lâleler
teşbih
Kim kulaklarına dürlü cevher asmış jâleler
Aldanup sanma ki bunlar bâkî kalalar
Ârif isen hoş geçür gel bu demi yârân ile
Bâğda kan aldı şimşek neşter-i bârân ile
teşhis
Gülistânda görinen lâle vü gül Numân ile
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Gitdi ol demler ki olup sebzeler sâhip-firâş
teşhis
Gonca fikri gülşenün olmışdı bağrında baş
Geldi bir dem kim kızardı lâlelerle dağ u taş
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
Umarım bulup Mesîhî bu murabba iştihâr
Ola ehline bu çâr-ebrû güzeller yâdigâr
Bülbül-i hoş-gûysın gül yüzlülerle yüri var
teşbih
Ayş u nûş it kim geçer kalmaz bu eyyâm-ı bahâr
46. Etkinlik
47. Etkinlik
48. Etkinlik
Divan şairidir. Bosna’da doğmuştur. Genç yaşta İstanbul’a gelmiş ve medrese tahsili görmüştür. Hat sanatına merak salarak bu alanda ustalaşmıştır. Sadrazam Hadım Ali Paşa’nın dostluğunu kazanarak onun Divan Katibi olmuştur. Zevkine düşkün lakayd bir adamdı, bu sebeple yükselemedi. Hadım Ali Paşa’nın vefatı üzerine Yunus Paşa’ya, daha sonra Tacizade Cafer Çelebiye başvurdu. Lakin bir netice alamadı, Bosna’da küçük bir şöhret elde etti. Ömrünün geri kalan kısmın zaruret içinde geçirdi.
Devrinin kudretli şairlerinden olan Mesihi için Âşık Çelebi “nazmın ölü kalıbına şiirin ruhunu üfürmüştür.” Demiştir. Cafer Çelebiye takdim ettiği kaidesi çok güzeldir. Mesihi’nin şiirlerinde yeni olan taraflar vardır. Kendisi de bu iddiadadır. Âşık Çelebi onu Ahmet Paşa, Necati ve Zati ile mukayese ederek onlardan geri kalmadığını belirtir. Baki üzerinde de tesiri vardır.
50. Etkinlik
Divan şairidir.
Kendinden sonraki şairler üzerinde etkisi vardır.
Murabbası ünlüdür.
Divan nazmına yeteri kadar vakıftır.
Bosnalı olup, öğrenimini İstanbul’da yapmıştır.
- Giryen kopar ey hâce meger kim ciğerden Kim çıkdı ciger-pârelerün çeşm-i terunden
- Bin girye idersen seni âhir ayırurlar Ferzend ü zen ü tantana-i sîm ü zerinden
- Bu mülk-i fenâya ki ‘ademden sefer itdün Sûdun nedür ancak anı bilsen seferünden
- Yok çıkmağa gönlün der-i dünyâ-yı denîden B’illahi di hoşnûd mısın yohsa yirinden
- Bu mezbeleden şöyle güzâr eyleyigör kim Bir zerre gubâr irmeye tâ rehgüzeründen
- Sîm ile zeri kendüne kat kat siper itdün Merg okını geçmez mi sanursın siperünden
- Akl adın anup kendüni teşvîşe bırakma Dîvâne olup ref-i kalem kıl üzerinden
- Ey hâce eger kim sen isen ‘akil ü dânâ Şeydâlıgı bin akla degişmez dil-i şeydâ
-
Ey cimri zengin! Yaşlı gözünden ciğer parelerin çıktı diye ciğerinden feryat edersin.
-
Binlerce ağlasan (da) seni sonunda çocuğun dan karından, tantanandan, gümüş ve altının dan ayırırlar.
-
Bu fanilik ülkesine yokluktan göç ettin ama yolculuktan kârın nedir bir bilsen.
-
Alçak dünya hanesinden çıkmaya gönlün yok. Allah aşkına söyle! Yoksa yerinden memnun musun?
-
Bu mezbelelikten öyle geçip gitmeye bak ki yolundan sana bir zerre toz değmesin.
-
Gümüş ve altını kendine kat kat siper ettin. Ölüm oku siperinden geçmez mi sanıyorsun?
-
Akıldan bahsedip kendini karışıklığa bırakma. Deli olup üzerinden kalemi kaldır.
-
Ey efendi! Eğer akıllı ve bilgili sen isen çılgın gönül deliliği bin akla değişmez.
- Dünyâ talebiyle kimisi halkun emekde Kimi oturup zevk ile dünyâyı yemekde
- Yok derdüne bir çâre ider mir ü gedâdan Sen çekdügün âlâmı gerek sakla gerek de
- A’yân-i cihândan kerem umma anı sanma Âsâr-i ‘atâ ola ya paşada ya begde
- Matbahlarına aç varan âdem degenek yir Derbânları var göz kapuda el degenekde
- Bir devrde geldük bu fenâ ‘âleme biz kim Âsâr-i kerem var ne beşerde ne melekde
- Agyâr vefâdan dem urur yâr cefâdan Âdemde vefâ olmaya var ola köpekde
- Evc-i felege basdı kadem câh ile câhil Erbâb-i kemâlün yiri yok zîr-i felekde
- Ya Rab bize bir er bulunup himmet ider mi Yoksa günimüz böyle felâketle geçer mi
-
Halkın kimisi dünyayı elde etmek için emekte, Kimisi de zevkle dünyayı yemekte
-
Sen çektiğin elemleri ister sakla ister söyle; Derdine ne beyden ne de fakirden bir çare yok.
-
Cihanın önde gelenlerinden kerem bekleme, İhsan eseri paşada veya beyde olur sanma.
-
(Onların) mutfaklarına aç giden adam sopa yer. Gözleri kapıda elleri değnekte kapıcıları var.
-
Bu fani dünyaya öyle bir devirde geldik ki Cömertlik alameti ne insanda ne melekte var…
-
Başkaları vefadan bahseder, dost cefadan. İnsanda vefa olmasın da köpekte olsun, (Bu nasıl iş?)
-
Cahil, makamı ile feleğin tepesine ayak bastı Kemal sahiplerinin feleğin altında yeri yok,
-
Ya Rab bir er çıkıp da bize yardım eder mi? Yoksa günümüz böyle felaketle mi geçer?
- Terkibibendin yapı özellikleriyle ilgili bir sunum hazırlayınız.
TERKİB-İ BENT
-
Hazırladığınız sunum doğrultusunda Bağdatlı Ruhi’nin 17 bendlik Terkibibendi’nin 8 ve 13. bendini yapı özellikleri bakımından inceleyiniz.
a.Şiirin birim değerini ve sayısını aşağıya yazınız.
Sonuçları yazılı olarak ifade ediniz.
olarak ifade ediniz.
e.Şiirde dile getirilen duygunun anlatıldığı günümüz şiirlerinden hatırladıklarınızı okuyunuz.
Birimlerde anlatılanlar
|
VII
|
Birim değeri:8
Birim sayısı:2
|
XII
|
Birimlerde anlatılanlar
|
Cimri zenginin mal varlığı elinden gittiğinde neler yaptığı anlatılmıştr. | Halkın durumu anlatılmıştır. | |||
Ölüm geldiğinde ne kadar feryat figan da etsen boşuna olduğu anlatılmıştır. |
Birimler arasındaki ilişki: beyitler arasında tema olarak bir ilişki vardır. Ama anlam her beyitte tamamlanmış, bir sonraki beyite anlam taşmamıştır. Bu beyitlerden herhangi birini bentten çıkardığımızda anlamın bozulmadığını görmekteyiz.
|
İnsanın çektiği sıkıntıların durumu üzerinde durulmuştur. | ||
Bu dünya misafir hanesinde neler kazandığımız üzerinde durulmuştur. | Kimseden bir himmet beklemememiz gerektiği üzerinde durulmuştur. | |||
Bu dünya hanesindeki durumumuz anlatılmış | Cimrilerin durumu anlatılmış | |||
Bu dünyadan nasıl gitmemiz gerektiği anlatılmış | Cömertliğin kalmadığı üzerinde durulmuştur. | |||
Biriktirdiğimiz malların bir fayda getirmeyeceği üzerinde durulmuştur. | Vefa üzerinde durulmuştur | |||
Aklımıza güvenmememiz gerektiği üzerinde durulmuştur. | Cahillerin durumu anlatılmıştır | |||
Akıllı ve bilgin insanların neler yapması gerektiği üzerinde durulmuştur. | Dua ve yardım dilekleri dile getirlmiştir. |
52. Etkinlik
Terkibibendin ahenk özelliklerini bularak aşağıdaki şablona yazınız.
KAFİYE-REDİF
|
ÖLÇÜ
|
“den”ler redif
“â”lar tam kafiye “de”ler redif “Emek” zengin(tunç) kafiye “er mi”ler redif |
Aruz ölçüsü
|
SES-SÖYLEYİŞ
Aruz ölçüsüyle beyitler halinde söylenmiştir. Her kelime aruz kalıbına uygun seslerden seçilmiştir.
|
Kendi anlamı dışında kullanılan kelimeler
|
Kelimelerin gerçek anlamı
|
Kelimelerin şiirdeki anlamı
|
Ciğer-pare
Gümüş-altın
Fanilik ülkesi
Ölüm oku
|
İnsan organı
Değerli madenler
|
Mal-mülk
Mal-mülk
Dünya
Ecel
|
Şiirdeki imgeler
|
İmgelerin nasıl kullanıldığı
|
Gözden çiğer-parelerin çıkması
Gümüş ve altından ayırmak
Fanilik ülkesi
Mezbelelik
Gümüş ve altını siper etmek
Dünyayı yemek
Feleğin tepesine ayak basmak
|
İmgeler şiirde şairin vermek istediği mesajı somutlaştırma yarar. Bu dörtlüklerdeki imgelerde bu amaca hizmet etmiştir.
|
- Giryen kopar ey hâce meger kim ciğerden Kim çıkdı ciger-pârelerün çeşm-i terunden
- Bin girye idersen seni âhir ayırurlar Ferzend ü zen ü tantana-i sîm ü zerinden
- Bu mülk-i fenâya ki ‘ademden sefer itdün Sûdun nedür ancak anı bilsen seferünden
- Yok çıkmağa gönlün der-i dünyâ-yı denîden B’illahi di hoşnûd mısın yohsa yirinden
- Bu mezbeleden şöyle güzâr eyleyigör kim Bir zerre gubâr irmeye tâ rehgüzeründen
- Sîm ile zeri kendüne kat kat siper itdün Merg okını geçmez mi sanursın siperünden
- Akl adın anup kendüni teşvîşe bırakma Dîvâne olup ref-i kalem kıl üzerinden
- Ey hâce eger kim sen isen ‘akil ü dânâ Şeydâlıgı bin akla degişmez dil-i şeydâ
- Dünyâ talebiyle kimisi halkun emekde Kimi oturup zevk ile dünyâyı yemekde
- Yok derdüne bir çâre ider mir ü gedâdan Sen çekdügün âlâmı gerek sakla gerek de
- A’yân-i cihândan kerem umma anı sanma Âsâr-i ‘atâ ola ya paşada ya begde
- Matbahlarına aç varan âdem degenek yir Derbânları var göz kapuda el degenekde
- Bir devrde geldük bu fenâ ‘âleme biz kim Âsâr-i kerem var ne beşerde ne melekde
- Agyâr vefâdan dem urur yâr cefâdan Âdemde vefâ olmaya var ola köpekde
- Evc-i felege basdı kadem câh ile câhil Erbâb-i kemâlün yiri yok zîr-i felekde
- Ya Rab bize bir er bulunup himmet ider mi Yoksa günimüz böyle felâketle geçer mi
-
Rubaî, kendine özgü bir ölçüsü olan, 4 dizelik ( mısralık ) bir nazım biçimidir.
-
Rubaîlerde birinci, ikinci, dördüncü dizeler uyaklı, üçüncü dize ise serbesttir.
-
Rubaîler genellikle mahlâssız şiirlerdir ve divan şairlerinin divanlarının sonunda rubaiyyat başlığı altında sıralanırlar. Bu türün tartışmasız en büyük şairi Ömer Hayyam’dır.
-
Divan edebiyatı’nda 17. yüzyıl rubaînin altın çağı oldu.
-
Azmizade Haletî, yazdığı bin kadar rubaî ile “en büyük Osmanlı rubaî şairi” olarak tanındı.
-
Arif Nihat Asya ise rubaîlerini “Rubaiyyat-ı Arif ” adlı eserinde toplamıştır.
ŞARKI
-
Divan şiirine Türklerin kazandırdığı bir türdür.
-
Kafiye düzeni; x değişken aa xa şeklindedir.
-
Murabbaya benzer. 5 ya da 6 dizelik bendlerden de oluşabilir.
-
Üçüncü dizeye meyan, dördüncü dizeye nakarat denir.
-
Aşk, sevgili, ayrılık, içki ve eğlence konularında yazılır.
-
Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Nail-i Kadim’dir.
-
Lale Devrinde ise en önemli temsilcisi Nedim’dir.
-
En çok şarkıyı Enderunlu Vasıf yazmıştır.
-
Şarkı çeştli ses sanatçıları tarafından söylenerek Türk toplumunun musikisinde önemli bir yer tutmaktadır.
-
Şarkıda şair son bendde mahlasını söyler.
-
Şarkıda her bentin üçüncü mısrası miyan(orta) miyanhânedir.
-
Miyan daha çok şarkının en güzel ve dokunaklı bölümüdür. Bestenin en önemli bölümüdür.
-
Şarkıların konusu genellikle aşk, sevgilinin güzelliği, eğlence ve içkidir.
-
Halk edebiyatında türkü türünün divan edebiyatına yansıması gibidir.
MURABBA
-
Kelime anlamı “dörtlük” demektir.
-
Uyak düzeni genelde aaaa/ bbba/ ccca/ ddda/… şeklinde olmakla beraber, ilk bendi kafiyeli olmayan ya da sonraki bentlerde kafiyesi tekrarlanmayan murabbalar da vardır.
-
Çoğu zaman üç ilâ yedi bentten oluşur.
-
Divan edebiyatında 15. yüzyılda sultanü’ş-şuara (şairler sultanı) unvanlı Ahmet Paşa tarafından kullanılmıştır.
-
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren şarkı şeklinde bestelenen eserlerin büyük bir kısmı murabba tarzında yazılmıştır.
TERKİB-İ BENT
-
Terkib-i bend bentlerle kurulan uzun bir nazım biçimidir.
-
Yaşamdan, talihten şikâyet; felsefî düşünceler, dinî, tasavvufî konular ve toplumsal yergilerin işlendiği şiirlerdir.
-
En az beş en fazla on bentten oluşur.
-
Her bent de beş ilâ 10 beyitten oluşur.
-
Bentlerin kafiye düzeni gazele benzer.
-
Her bendin (terkib-hane, kıta) sonunda vasıta beyti denen bir beyit vardır.
-
Her bendin sonunda farklı vasıta beyitleri kullanılır.
-
Bunlar bentlerden ayrı olarak kendi aralarında uyaklanır.
-
Bentlerin kafiyelenişi gazeldeki gibidir. aa xa xa xa xa xa bb cc xc xc xc xc xc dd … (aa aa aa aa aa aa bb cc cc cc cc cc cc dd)
-
Edebiyatımızda Bağdatlı Ruhî ve Ziya Paşa bu türün iki önemli şairidir.
-
İkisi de toplumsal konularda terkib-i bent yazmıştır.
Zahm-ı elemin tuttu serâpây dilim
Âteşlere yandı yine eyvây dilim
Ortada gezer bî-ser ü bî-pây dilim
Olmuş bütün âlemlere rüsvây dilim
Eyvây dilim vây dilim vây dilim
Üzüntünün yarası bütün gönlümü kapladı, Yetişin bu gönlüm yine ateşlere yandı. Benim bütün âleme rezil olmuş gönlüm, Başsız ayaksız ortada dolaşmakta, Ah gönlüm, vah gönlüm, eyvah gönlüm.
Düştü düşeli ol büt-i ayyâre dilim
Seng-i sitemi eyledi sad-pâre dilim
Bir âşık-ı üftâde-i âvâre-dilim
Derd oldu benim başıma bîçâre dilim
Eyvây dilim vây dilim vây dilim
Dil olduğu günden berü giryân dilim
Durmaz gece gündüz eder efgân dilim
Hecr âteşine olmada sûzân dilim
Dil olduğuna oldu peşîmân dilim
Eyvây dilim vay dilim vây dilim
Vasf etsem eğer hâl-i diğer-gün-i dilim
Hâmemle zebânımdan akar hûn-ı dilim
Esrâr ben ol âşık-ı meftûn-ı dilim
Kim oldu bu mısra’ bana mazmûn-i dilim
Eyvây dilim vây dilim vây dilim
62. Etkinlik
tartışınız. Sonuçları yazılı olarak ifade ediniz.
ifade ediniz.
Birimlerde anlatılanlar
|
Birim değeri: beşlik birim sayısı: 4
|
|
Muhammes
|
Birimler arası ilişki | |
Şairin gönlündeki üzüntüler dile getirilmiş |
Birimler arasında tema olarak bir anlam bağı var; fakat anlam her beşlikte tamamlanmıştır. Beşliklerin yererini değiştirsek veya bir dörtlüğü çıkarsak şiirin anlamında herhangi bir değişiklik olmuyor.
|
|
Gönlün sevgili karşısındaki durumları anlatılmış
|
||
Gönlün perişan hali anlatılmakta
|
Şiirin teması | |
Gönlün durumu anlatılmış
|
Aşk |
KAFİYE-REDİF
|
ÖLÇÜ
|
“dilim”ler redif
“ây”lar zengin kafiye “dilim”ler redif “âre”ler zengin kafiye “dilim”ler redif “ân”lar zengin kafiye “i dilim”ler redif “ûn”lar zengin kafiye |
Aruz ölçüsü
|
SES-SÖYLEYİŞ
Aruz ölçüsüyle beşlikler halinde söylenmiştir. Her kelime aruz kalıbına uygun seslerden seçilmiştir.
|
Kendi anlamı dışında kullanılan kelimeler
|
Kelimelerin gerçek anlamı
|
Kelimelerin şiirdeki anlamı
|
Gönül
Ateş
Put
|
Kalp
|
İnsan gibi düşünülmüş
Gönüldeki aşk sızısı
Sevgili
|
Şiirdeki imgeler
|
İmgelerin nasıl kullanıldığı
|
Gönlün ateşlere yanması
Gönlün başsız ayaksız ortalıkta dolaşması
Sitem taşını yüz parça yapması
Gönlün gece gündüz durmadan ağlaması
|
İmgeler şiirde şairin vermek istediği mesajı somutlaştırma yarar. Bu dörtlüklerdeki imgelerde bu amaca hizmet etmiştir.
|
66. Etkinlik
Zahm-ı elemin tuttu serâpây dilim
Âteşlere yandı yine eyvây dilim
mübalağa
Ortada gezer bî-ser ü bî-pây dilim
teşhis
Olmuş bütün âlemlere rüsvây dilim
teşhis
Eyvây dilim vây dilim vây dilim
Düştü düşeli ol büt-i ayyâre dilim
İstiare(put-sevgili yerine kullanılmış)
Seng-i sitemi eyledi sad-pâre dilim
mübalağa
Bir âşık-ı üftâde-i âvâre-dilim
Derd oldu benim başıma bîçâre dilim
Eyvây dilim vây dilim vây dilim
Dil olduğu günden berü giryân dilim
Durmaz gece gündüz eder efgân dilim
teşhis
Hecr âteşine olmada sûzân dilim
Dil olduğuna oldu peşîmân dilim
teşhis
Eyvây dilim vay dilim vây dilim
tekrir
Vasf etsem eğer hâl-i diğer-gün-i dilim
teşhis
Hâmemle zebânımdan akar hûn-ı dilim
Esrâr ben ol âşık-ı meftûn-ı dilim
Kim oldu bu mısra’ bana mazmûn-i dilim
Eyvây dilim vây dilim vây dilim
67. Etkinlik
68. Etkinlik
Ansın benim o yâr-ı vefâ-dârım ağlasın
Çeşm ü dehân u ârız u ruhsârım ağlasın
Baştan başa bu cism-i siyeh-kârım ağlasın
Ağyârım ağlasın bana hem yârim ağlasın
Gûş eyleyen hikâyet-i Esrâr’ım ağlasın
Nâ-dide bir güher telef etdim dirîg u âh
Hâk içre defnedüp gerü gitdim dirîg u âh
Sırr oldu serin hırka-i tâbûta çeküp
Gâlib dedi târihin efsûs efsûs
Hemdemlerini hayrân kodı Esrâr göçüp.”
TEMA
|
KİFİYE DÜZENİ
|
MISRA ÖRGÜSÜ
|
|
GAZEL
|
Aşk-tabiat-güzellik..
|
Düz kafiye
|
aa-xa-xa-xa-xa
|
KASİDE
|
övgü
|
Düz kafiye
|
aa-xa-xa-xa-xa
|
RUBAİ
|
Felsefi düşünce
|
Düz kafiye
|
aaxa
|
ŞARKI
|
Aşk-güzellik
|
Düz kafiye
|
aaaa
|
MURABBA
|
Aşk-tabiat-güzellik
|
Düz kafiye
|
aaaa-bbba-ccca-ddda
|
MUHAMMES
|
Aşk-tabiat-güzellik
|
Düz kafiye
|
Aaaaa-bbbb-cccc-dddd
|
TERKİBİBENT
|
Felsefi düşünce
|
Düz kafiye
|
aa-xa-xa-xa-xa-xa-xa-bb
|
tespit ederek renkli kartonlara yazınız ve bunları sınıf panosuna asınız.
özgü olup olmadığını tartışınız. Sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
Sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.
TEMA
|
YAPI
|
AHENK
|
DİL
|
SÖYLEYİŞ
|
|
KOŞUK
|
Aşk-tabiat-kahramanlık-güzellik
|
Dörtlüklerle kurulmuş
|
Hece ölçüsüyle ve yarım kafiye ile ahenk sağlanmış
|
Sade bir dil kullanılmış
|
Dörtlüklerle ve sade bir dille söylenmiş
|
GAZEL
|
Aşk-tabiat-güzellik
|
Beyitlerle kurulmuş
|
Aruz ölçüsü ve zengin kafiye ile ahenk sağlanmış
|
Süslü ve sanatlı bir dil kullanılmış
|
Beyitlerle ve süslü bir dille söylenmiş
|
- Gazel en yaygın kullanılan nazım şeklidir.
- Divan edebiyatında genellikle beyit kulla nılmıştır.
- Arap ve Fars edebiyatının etkisi fazladır.
- Genellikle gazel, kaside, mesnevi, rubai vb. nazım şekilleri kullanılmıştır.
- Gazelin ilk beyti kendi arasında kafiyelidir.
- Gazelin ilk beytine matla; son beytine makta denir.
- Monoton bir yapısı olan gazele yek-avaz gazel denir.
- Gazelin en güzel beytine beytülgazel de nir.
- Nedim en tanınmış şarkı şairidir.
- İlk defa Türkler tarafından kullanılmıştır.
- Şarkılar genellikle aşk, güzellik ve tabiat konularında yazılmıştır.
- Şarkının en güzel örnekleri XVIII. yüzyılda verilmiştir.
- Şarkı – gazel -mesnevi – rubai
- Gazel – mesnevi – murabba – kaside
- Kaside – mesnevi – rubai – murabba
- Kıta – şarkı – terkibibent – gazel
- Her ikisinin de kafiyeleniş biçimi aynıdır.
- Gazel ve kaside bir kişiyi övmek için yazılır.
- Gazel ve kasidede beyit kullanılır.
- Gazel ve kaside edebiyatımıza Arap edebiyatından geçmiştir.
12.Aşağıdakilerden hangisi musammat nazım biçimlerinden biridir?
- Bu eserlerle “mesnevi” ve “mersiye” devrinin kapanmış olması
- Şairlerinin bu türlerde başka eser vermemiş olmaları
- uzun zaman, eşdeğerde benzerlerinin yazılmamış olması
- Türlerinin ilk örnekleri sayılmaları
- Nedim, şiirinde günlük hayatı yansıtmış; Fuzûlî ise bundan kaçınmıştır.
- İkisi de kasideden çok gazelde başarılı olmuştur.
- Fuzûlî tasavvuftan esinlenmiş, Nedim tasavvufla hiç ilgilenmemiştir.
- İkisinde de dil, çağdaşlarına göre daha sadedir.
16. Çepçevre bahar içinde bir yer gördük
- Şarkı, ağıt, rubai, müstezat, mâni
- Müstezat, mersiye, gazel, naat, münacaat
- Tuyuğ, kaside, murabba, türkü, gazel
- Rubai, mahammes, destan, tuyuğ, masal
- Gazel, şarkı, murabba, mâni, mesnevi
-
Divan edebiyatı nazım şekilleri GAZEL, KASİDE, MESNEVİ, MÜSTEZAT,KITA, RÜBAİ, MURABBA,ŞARKI, TUYUĞ, MUHAMMES, TEKİBİBET,TERCİBENT
- Şarkı nazım şeklinin Türk edebiyatındaki en önemli şairi NEDİM’DİR.