Mutlumusun diye soruyorlar.
Cevap veremiyorum.Mutluyum çünkü sağlığım yerinde,mesleğim var,darlık çekmiyorum diyemiyorum.Mutsuzluğumun gök gürültüsü mutluluğuma kara bulutlar düşürüyor adeta.
Seviyor musun diye soruyorlar.
Sevmiyorum diyemiyorum.Ağzımda kelimeler çıkmaya hazır dolanırken ‘Seviyorsun işte kızım! ‘ diyorlar.Sevmiyorum aslında diyemiyorum.Sevmiyorum ile başlayan cümleler üç nokta ile devam ettikçe,ben seviyor gibi görünüyorum.
Aslında bende ne olduğunu bilmiyorum,herkeste oluyor mu acaba bu durum?Severken sevmiyor gibi hissetmek,mutluyken can sıkıcı pozlar vermek.Neden hayattan hep daha fazlasını bekleriz?Mesela ben;ilk iş istedim oldu,sonra ev istedim oldu,kendime ait bir kütüphanem olsun istedim oda oldu.En son olarak! araba istiyorum;işe girdim ya arabamla gidip gelsem,otobüse para vermesem,gece mesai çıkışı nöbetten çıkmaya çalışan hemşireleri beklemesem diyorum.Refah seviyesi benden yükseklere göre;ortalarda bir yerlerde.Refah seviyesi benden düşüklere göre gerçekten çok yükseklerdeyim.Değer bilmiyorum..
Peki ya sevgi? Yalnız kalınca ‘Kimse beni sevmiyor’ olgusu,kimse mesaj atmayınca veya aramayınca içten içe tribe girmeler.İlk arayan kişiye tribini belli ederek ‘neden beni arayıp sormadın’ tarzı konuşmak.Genelde böyle yalnız kalan insanlar telefonlarına arama/mesaj geldiğinde heyecanlanırlar. Bazıları mesajı açtığında bir bakar ya banka,ya indirim,ya da operatör mesajıdır.Ama bazılarının bekledikleri kişi arıyorsa artık yalnız değillerdir.
Sevgi’de böyle değilmidir? Karşında hissettiriyorsa sevgini kat be kat artar sevgin.
Hissettirmiyorsa belkide çoktan vazgeçmiştir sevmekten…