Öncelikle aranıza katılmış bulunmaktan büyük onur duyuyorum ve yazdıklarım ile sizleri bilgilendirmeyi umuyorum.
Suriye her gün onlarca,yüzlerce insanın öldüğü, yine bir o kadar insanın evsiz,babasız,annesiz,evlatsız kaldığı ölmeyenlerin ise ölüme her an yakın oldukları ülke peki ne için vatan savunması mı, vatan himayesi mi?
Soru açık ve net ancak cevap o kadar belirgin ve aydınlatıcı değil. Öncelikle bu savaştaki tarafları tanımamız ve ne uğruna savaştıklarını anlamamız gerekmektedir. Beşşar Esed’i ele alalım 2000 yılında göreve geldiği günden itibaren dış politikada babasının(Hafız Esad) yürüdüğü yolu izlemiştir. ABD ve İsrail’e karşı her zaman saf tutmuştur ancak Türkiye ile durumu bunun tam tersi idi. Esed Arap Baharı nın kendi ülkesine sıçramasından önce yine ona muhalif olanlar oldukça yüksek oranda idi bunun nedeni ise bağlı bulunduğu Nusayrilik(Şiilik) mezhebinin diğer Arap devletleri tarafından hoş görülmemesi ve yönettiği ülke politikasının batı özentisi olduğunu düşünmeleridir. Ancak bu muhalif sesler Arap Baharı nın da etkisiyle ve dış odaklardan aldıkları desteklerle Esed yönetimine karşı silah kuşanmışlardır. Esed iktidarlık sürecinde bu muhaliflere karşı şu anki iç savaşta davrandığı gibi davranmamıştır biraz daha yumuşak bir politika izlemiştir ancak ne zaman muhalifler ülke dışından halktan olmayan bir destek alıp silah kuşandı o zaman Esed kendi ülkesinin bekasını korumak amacıyla bu silahlı direnişçilere karşı mücadeleye girişmiştir. Yani Esed vatan savunmacısı safında yer almıştır. Gelelim direnişçi muhaliflere;
1. Abdülhallim Haddam: 2005’e kadar Hafız Esad’ın yardımcılığını yaptı. Esed iktidara geçince Fransa’ya gitti ve bugünden itibaren Esed’i devirmek ve sürgündeki muhaliflerle bir hükümet kurmayı amaç edinmiştir. Suudi Arabistan ve Ürdün ile bağlantıları bulunmaktadır.
2.Ali Sadreddin Bayanuni: Müslüman Kardeşler’in başkan yardımcılığını yapmıştır. Ürdün’e kaçmış ancak 20 yıl sonra Ürdün’den sınırdışı edilmiştir bunun üzerine İngiltere’ye siyasi sığınmacı olarak yerleşmiştir.
3.Rıfat Esad: Esed’in amcasıdır. Fransa’nın desteği ile Esed’i devirmek için çalışmalar yürütmektedir.
4.Ferid Kadiri: Baas rejimine karşı Amerika’da 2001 yılında Suriye Reform Partisi’ni kurdu.
5.Anas Al Abdah: Londra’da ”ADALET ve KALKINMA HAREKETİ”nin başında görev yapmaktadır. Türkiye ile bağı oldukça kuvvetlidir ve Türkiye’nin verdiği desteği her zaman dile getirmektedir.
Bu saymış olduklarım muhalefeti oluşturanlar ancak birde muhalefeti yapanlar var onlar bu insanların ve destekçilerinin verdiği talimatlarla silah kuşanıp çatışmaya girenler yani piyonlar, yani vatan himayesi için mücadele edenler…
Peki muhalifler destek alıyor da Esed almıyor mu elbetteki alıyor bugün baktığımızda Esed iki büyük destekçisi vardır;İran ve Rusya. Ancak bir muhalifliğini açıkça belirten bir komşusu Türkiye var. Biraz da Türkiye’yi ele alalım. Türkiye neden bu işlerin içinde bunun pekçok cevabı olabilir yok sınırları tehdit altında,yok Türkiye bölgesel güç vs. vs. bunların hepsinin geçerli bir yanı vardır ancak şu an için Türkiye’nin durumunu net ifade eden kelimeler ”mezar kazıcılığı” olsa gerek sadece Esed adına değil hem Esed hem muhalifler hemde kendi halkı adına Türkiye, ABD ve Avrupa destekli yürüttüğü bölgedeki hakimiyet yarışından büyük bir risk alıyor. Toplumsal literatülde ele aldığımızda Türkiye çok iyi şeyler yapıyor sığınmacılara kapı açıyor,bombalara karşılık veriyor,tezkere çıkarıyor ama unutuluyorki ülke yavaş yavaş savaşa gidiyor.
Ve son olarak bu kaos ortamında ölenler bunlar gerçek insanlar ne destekçileri var ne öldüklerinde dönüp bakanlar onlar bu senaryoda yan role dahi sahip olamayanlar onlar masumlar benim gözümde belki benim duygusal olarak yaklaştığımı düşünenler olabilir ancak insanca düşünmek duygusallıksa masumların ölmemesini istemek duygusallıksa herkesi duygusal olmaya çağırıyorum.
Emre Kocaman